Efendim şu insanoğlu binlerce yıldır yaşıyor da hiçbir zaman bu son yüz yıldaki kadar huzursuz, mutsuz ve sağlıksız olmamış biliyor musunuz?

Bütün geçmişe yönelik kayıtlarda insanların geçmişte kesinlikle çok uzun yaşadığına dair kanıtlar var. Yani bir hayvan tarafından öldürülmedi ya da savaşlarda telef olmadıysa :).

Hatta Osmanlı için tıbbi kayıtlarda bu yaş 90. Şu an Türkiye’ de yaşam süresi 76. 3  yıl ve bu Avrupa’ daki diğer ülkelerin altında.

Peki ne oldu ve daha ne olacak?  

Şimdi çok şaşıracağınız bir şey anlatacağım buyurun buradan başlayalım.

1950’ lerde Amerika’ da kalp krizi kaynaklı ölüm oranları 3 kat artarak %30’ lara geldi. 1955 yılında Amerika Başkanı, Dwight D. Eisenhower kalp krizi geçirdi. Bu kriz sonrasında bütün Amerika derin bir korkuya büründü. Bu panik o kadar büyüktü ki, Amerika borsası bile tepki verdi ve sert düşüşler yaşadı.

Amerikan halkındaki bu korkuyu gidermek üzere görevlendirilen Harvard Profesörü  Ancel Keys diğer ülkelere göre Amerikan halkı neden bu kadar risk altında araştırması yaptı. Dünyada en az kalp krizi geçiren ülkelerin beslenme biçimlerini inceledi. Bu ülkeler, bizimle aşağı yukarı aynı beslenme tarzına sahip olan akdeniz ülkeleriydi. Akdeniz ülkelerinin beslenme biçimlerini Amerika ile karşılaştırınca, Amerikalıların bu ülkelere çok fazla yağ tükettiğine kanaat getirdi. Bu bulgu resmi bir açıklama ile duyuruldu. Hatta bu çalışmanın sonuçları, TV’ lerde, devletin önerisi tere yağını, yumurtayı, eti günlük hayatınızda  çok az kullanarak ailenizi ve kendinizi koruyabilirsiniz şeklinde duyuruldu.

eat-butter-time-magazine-eats-its-own-words

Ancel Keys bu açıklamasından sonra Time dergisine kapak oldu ve kahraman ilan edildi. Ardından Amerika’ da ve tüm dünyada az yağlı beslenme kültürü başladı. Artık insanlar üzerinde “low fat” az yağlı yazmayan şeyleri almamaya başladılar. Yiyecek endüstrisi perişan haldeydi. Ürünlerini ekstra yağ ile tatlandıran bu şirketler, ürünlerden yağı çıkartınca geriye tatsız şeyler kalıyordu ve ürünlerini satamıyorlardı. Hal böyle olunca süper ürün geliştirmeciler yağdan çok daha iyi olan bir şeyi ürünlerine ilave ederek, satışlarını arttırabileceklerini düşündüler ve rafine şekeri keşfettiler. Yani bildiğimiz saf, beyaz ya da kahve fark etmeyen şeker. Hani şu her şeyin içine koyduğumu o şeker.. Doğan olmayan, doğal şekerler içeren gıdalardan çıkarılıp paketlenen şeker..

White and brown sugar on green

Şeker Ölümü

Ya işte böyle canım okuyucu.. Bu gün yediğimiz içtiğimiz her şeyin içinde şeker var ise bunun nedeni, tabi ki dünyanın merkezi Amerika. 1950’ lerden sonra onların ürettiği her şeyi tüm dünya bağrına bastı, kabul etti. Ne yazık ki, bu bizim gibi Akdeniz ülkelerinin beslenme tarzını dahi değiştirmeye yetti.

Burada dönen oyunu anladığınızı düşünüyorum. Zaten son yıllarda tontik yanaklı Karatay hocamız bize yeterince yol göstermeye çalıştı. Ama sanırım onun anlatımının yalın olmayışı ya da sürekli karşısında duran diğer “hekim” lerin ona inanmamızı engelleyen davranışları nedeniyle en azından kendi adıma ben neden paketli gıda tüketmemek gerektiğini, marketten aldığım konserve ile pazardan aldığım domatesin arasındaki farkın ne olduğunu pek anlamamıştım. Ta ki, yiyecek endüstrisi hakkında birkaç kitap okuyup, belgeseller izledikten sonra, markete gidip raftan aldığım söz gelimi bir makaranın dahi içinde şeker olduğunu fark edene kadar.

Bakın size aşağıda bir markanın salçasının içinde kaç gram şeker olduğunu veriyorum. Marketten bir şeyler alırken sadece çevirip arkasına bakın. Nasıl olur da salçanın içinde şeker olur değil mi ?

şeker öldürür

Sayın, sözün gelişi “tatlı” , okuyucu; takipte kalırsan sana şekerin ne olduğunu, vücudumuzda neler yaptığını ve bu oyunun kimler tarafından kurulduğunu açıklayacağım. Şimdilik şunu unutma; şeker hakkında yapılmış 1808 araştırma vücudumuza toksin yani zehir etkisi olduğunu kanıtlamış durumda.

Ve bu araştırmaların çoğu siviller tarafından, sokaktaki insanlar tarafından finanse edildi. Çünkü, ne devlet insanlara zehir satılmasına müsaade ettiğini kabul eder, ne de şirketler yiyecek değil, zehir ürettiklerini kabul eder.

Çünkü her şey paradan ibarettir.

Hadi selametle